1. Türkiye Cumhuriyetini yurtdışında temsil eden Büyükelçiler, 15-18 Temmuz 2008 tarihlerinde Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan’ın Başkanlığında Ankara’da biraraya gelmişlerdir. Büyükelçiler Konferansında gündeme gelen hususlara ilişkin özet bilgiler aşağıda sunulmaktadır.
2. Konferansta, Dünyamızın, Soğuk Savaşın sona ermesiyle birlikte ortaya çıkan dinamikler, 11 Eylül saldırılarının ertesinde oluşan yeni parametreler ve küreselleşme olgusunun beraberinde getirdiği olumlu ve olumsuz gelişmelerle birlikte içine girdiği köklü değişim ve dönüşüm süreci ele alınmış, bu çerçevede, 5-10 yıllık perspektifteki olası gelişmeler irdelenmiştir.
3. Yapılan bütün çalışmalarda, mevcut karmaşık konjonktürde, stratejik konumu ile birlikte çağımızın gereklerine süratle ayak uyduran Türkiye’nin, uluslararası toplumu meşgul eden birçok konuda ileriye dönük olarak önemli sorumluluklar üstlenen; sorunlu bir coğrafyanın güvenlik ve refahına katkıda bulunan, saygın, sorumlu ve işbirliği aranan bir aktörü olduğu değerlendirmesi yapılmıştır. Bu noktadan hareketle, Türkiye’nin, 21. Yüzyılda etkin ve odaklı bir dış politika yürütebilmesi ve karşı karşıya bulunduğu yeni sorumlulukları başarıyla üstlenebilmesi için izlenmesi gereken politikalar üzerinde durulmuştur. Ayrıca, Türk dış politikasının, her zaman olduğu gibi, değişen uluslararası şartlara uyum gösterebilen niteliğini sürdürmesinin önemi vurgulanmıştır.
4. Konferansta Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) katılım süreci değerlendirilmiştir. Bu çerçevede, AB’ne katılımın stratejik bir hedef olduğu teyit edilmiş, gerek siyasi gerek teknik alandaki reform sürecimizin devam etmesinin öneminin üzerinde durulmuş, AB içindeki kimi çevrelerin çeşitli siyasi gündemler yaratarak katılım müzakerelerini yavaşlatma çabalarına değinilmiş, her halükarda, AB’nin Türkiye’ye dönük taahhütlerini yerine getirmesi ve sürece ilişkin belirsizlik yaratma çabalarına kararlılıkla karşı çıkılmasının önemi vurgulanmıştır.
5. Konferansta AB’ne katılım süreci ile birlikte Batı yönelimimizin ayrılmaz bir parçasını oluşturan ABD’yle stratejik ortaklığımız ve çok yönlü işbirliğimiz de ele alınmıştır. Yapılan görüşmelerde, Türkiye ve ABD’nin bölgemizde ve ötesinde gündemlerinin büyük ölçüde örtüştüğü ve ikili ilişkilerinin, sadece iki ülkenin ortak çıkarları bakımından değil, bölgesel/küresel barış, güvenlik ve istikrarın tesisi ve muhafazası bakımından da önem taşıdığı teyit edilmiş; Türkiye-ABD ilişkilerinin her alanda geliştirilmesi yolunda yakalanan ivmenin önümüzdeki dönemde sürdürülmesinin önemi vurgulanmıştır.
6. Konferansta Irak’la ilgili gelişmeler değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, Irak'ın toprak bütünlüğünün ve milli birliğinin korunmasının hayati önemde olduğu bir kere daha vurgulanmış; iç güvenlik ve huzurunu tesis etmiş, demokrat, müreffeh ve egemen bir Irak’ın uluslararası toplumda hak ettiği yeri alabilmesi için Türkiye’nin her türlü gayreti sürdüreceğinin altı çizilmiştir. Konferansta, Kerkük'te tüm Kerkük'lü toplumların huzur içinde ve eşit haklara sahip bir şekilde yaşayabileceği bir siyasi uzlaşı yaratılmasının Irak’ın geleceği bakımından taşıdığı hayati önem vurgulanmıştır.
7. PKK terörü ve örgütün Irak'ın kuzeyindeki mevcudiyeti konusu da Konferansta ele alınmıştır. Bu çerçevede, öncelikli hedefin, ülkemizin bütünlüğüne, toplumumuzun huzur ve istikrarına yönelik terör tehdidinin ortadan kaldırılması olduğundan hareketle, uluslararası düzeyde bir terör örgütü olarak kabul edilen PKK’nın terör eylemlerine ve varlığına son verilmesi amacıyla yurtiçinde olduğu gibi yurtdışında da çok yönlü çabalarımızın aralıksız sürdürülmesi yönündeki kararlılık dile getirilmiştir.
8. Kıbrıs konusunda yapılan görüşmelerde, Türkiye’nin 21 Mart 2008 tarihinde başlayan süreç çerçevesinde Kıbrıs’ta kalıcı ve adil bir çözüme ulaşılabilmesini teminen kapsamlı müzakerelerin bir an önce başlamasına verdiği destek yinelenmiş, çözümün, BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu çerçevesinde, Ada’daki gerçekler ve yerleşmiş BM parametreleri temelinde gerçekleşmesinin önemi vurgulanmış ve Kıbrıs bağlamında Türkiye'nin etkin garantisinin devam edeceği teyit edilmiştir. Konferansta ayrıca, bugüne kadar çözüm için yoğun çaba harcayan Kıbrıs Türklerinin maruz kaldıkları izolasyonların kaldırılmasının önemi vurgulanmış ve bu yöndeki çabaların aralıksız sürdürüleceği belirtilmiştir.
9. Toplantıda, ülkemizin Orta Doğu’daki sorunlara diyalog ve uzlaşı prensipleri temelinde, bütüncül ve tüm bölgeyi kapsayan bir perspektif içinde çözüm bulunması yönündeki yaklaşımımız da teyit edilmiştir. Bu çerçevede, Türkiye’nin bölgedeki ihtilafların taraflarıyla sahip olduğu karşılıklı saygı ve güvene dayalı özgün ilişki çerçevesinde barış arayışlarında aktif çabalarını sürdürmesinin önemi vurgulanmıştır. Konferansta ayrıca bölgesel güvenlik düzenlemelerinin hayata geçirilmesinin ve bölge ülkeleri arasında karşılıklı ekonomik bağımlılığın arttırılmasının da bölgesel refah ve istikrarın güçlendirilmesi bakımından yararlı olacağı değerlendirilmiştir. Diğer taraftan, Konferansta Afganistan ve Pakistan bağlamındaki gelişmelerin bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrar bakımından sahip olduğu önem irdelenmiş, Türkiye’nin bu çerçevedeki katkıları gözden geçirilmiştir.
10. Konferansta, Rusya Federasyonu’yla “çok boyutlu güçlendirilmiş ortaklık” temelinde ilerleyen ve köklü bir geçmiş ile sağlam temellere dayanan ilişkilerimiz değerlendirilmiş, bu ülkeyle güven ortamının daha da güçlendirilmesi, işbirliğinin geliştirilmesi ve açık diyaloğun sürdürülmesinin önemi vurgulanmıştır.
11. Konferansta, Çin, Hindistan ve Japonya ile karşılıklı yarar zemininde arttırılmakta olan ilişkilerimiz irdelenmiş, bu çerçevede, önümüzdeki dönemde anılan ülkelerle işbirliğimizin arttırılmasına dönük olası adımlar ele alınmıştır.
12. Konferans çerçevesinde düzenlenen farklı oturumlarda; bir bütün olarak yaklaştığımız Balkanlar’da kalıcı istikrar ve güvenliğin temini ve tüm bölge ülkelerinin Avrupa ve Avrupa-Atlantik yönelimlerini muhafaza etmelerinin önemi; Güney Kafkasya ve Moğolistan dahil Orta Asya ülkeleriyle artan ölçüde derinlikli bir işbirliği dokusu geliştirilmesi imkanları; Doğu Asya ve Pasifik Bölgesi ülkelerine yönelik mevcut açılım politikalarımızın daha kalıcı, sağlam ve kurumsal bir temele oturtulması gayretleri; Afrika kıtası ile Latin Amerika ve Karayip ülkeleriyle ilişkilerimizdeki ivmenin sürdürülmesi gereği ve bu bölgelerle etkileşimimizi güçlendirme çalışmaları üzerinde durulmuştur.
13. Konferansta 2009-2010 dönemi BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği adaylığımız konusu farklı boyutlarıyla değerlendirilmiş, bu öncelikli hedefin gerçekleşmesi için yürütülen çabaların önümüzdeki dönemde daha da yoğunlaştırılması yolundaki kararlılık vurgulanmıştır.
14. Konferansta ülkemizin 56 yıldır üyesi olduğu NATO’nun, Avrupa-Atlantik coğrafyasında ve ötesinde barış ve istikrara kapsamlı katkılarının devam ettiği vurgulanmış, tehditlerin daha karmaşık ve küresel bir nitelik kazandığı 21. yüzyılda, güvenliğin bölünmezliği ilkesi doğrultusunda Müttefikler arasında dayanışmanın muhafazasının daha da önemli hale geldiği teyit edilmiştir. Ayrıca, AGİT ve AKKA bağlamındaki gelişmeler ile silahsızlanma, silahların kontrolü ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi gibi konular da ele alınmıştır.
15. Konferans vesilesiyle, insan hakları bağlamında uluslararası planda Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu sınamalar da değerlendirilmiş, ülkemizde devam eden reform sürecine paralel olarak, uluslararası alanda insan haklarının gelişmesine katkı sağlamaya ve yurtdışındaki vatandaş ve soydaşlarımızın haklarını korumaya yönelik çabaların önümüzdeki dönemde de kararlılıkla sürdürüleceği vurgulanmıştır. Dış İşleri; 18.07.2008 |