Anne-baba eğitimi Amerika Birleşik Devletlerinde 1880, Fransa’da 1929, ülkemizde ise, 1962 yılında İstanbul Üniversitesi Mediko-Sosyal Merkezi tarafından anne-babalara haftalık sohbet toplantılarıyla başlamıştır. Sistemli ve programlı bir Anne-baba Okulu çalışması ise, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü tarafından 1989 yılından itibaren uygulamaya konulmuştur.
Bakanlığımız’ın başlatmış olduğu yeniden yapılanma sürecinde, ülkemizin ve bütün ülkelerin din öğretimi deneyimlerini, Avrupa Topluluğu’na girme sürecinde görülen değişim ve gelişimleri de dikkate alarak din öğretiminde nelerin, nasıl yapılacağını program ve yönetim olarak ortaya koymak gerekecektir.
Eğitimde öğretmen, öğrenci, aile ve öğrencilerin velileri birbirlerini tamamlayan unsurlardır. Ülkemizde genelde eğitim, özelde din eğitimi alanında yapılan akademik çalışmalar daha ziyade öğrenci ve öğretmene yönelik olarak sürdürülmektedir. Oysa, bireyin eğitim açısından öncelikli olarak etkilendiği ortam aile ortamıdır. özelde din eğitimi alanında yapılan akademik çalışmalar daha ziyade öğrenci ve öğretmene yönelik olarak sürdürülmektedir. Oysa, bireyin eğitim açısından öncelikli olarak etkilendiği ortam aile ortamıdır.
Aile ortamını oluşturan bireylerin ayrı ayrı ve birlikte eğitimlerine yönelik bilimsel açıklamalarda önceliklerimiz, teorik bilgilerin uygulamaya aktarılması alanındaki bilgilerimiz, tecrübelerimiz yetersiz ve karmaşık gözükmektedir. Bu durumda, eğitim ve din eğitimi biliminin araştırma yöntemlerini kullanarak, aile ortamının bütün bireylerini araştırma alanlarına katmak zorunludur. Nitekim çağdaş dünyanın eğitim tartışmaları içerisinde, ‘hayat boyu eğitim’, ‘her yerde eğitim’, ‘her yaşta eğitim’ ‘öğrenen merkezli eğitim’ gibi ilkeler, açılımlarıyla birlikte geniş yankılar uyandırmakta ve sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında araştırma konusu yapılmaktadır.
Çeşitli sebeplerle yeterli eğitim alamamış veya değişik sorunlar karşısında kendini yetersiz hisseden yetişkinlerin, yetişmekte olanlara rehberlik yapabilmeleri için öncelikle kendileri, çocuk ve genç gelişimi hakkında bilgilendirilmeleri gerekmektedir.
Eğitimsel, dini, ahlaki, sosyal, kültürel, fizyolojik ve psikolojik alanlarda yetişkin bireyin de beklenti ve problemleri olabileceği düşünülmeli ve bunlara en sağlıklı biçimde eğitim ortamlarında çözüm üretilebileceği hatırdan çıkarılmamalıdır.
Eğitim ihtiyacı olan bireylerin bu ihtiyaçları eğitimcilerin gözardı edemeyeceği psiko-sosyal bir realitedir. Bu durum eğitimcilerin ilgilenmesi gereken öncelikli alanlar arasında yer almaktadır.
Bu çalışmalar içinde yetişmekte olan kuşaklara ve yetişkinlere, geleneksel ve modern eğitim yaklaşımı arasında çatışmalara ve çözülmelere düşmeden sağlıklı ve uyumlu bir ortam hazırlanmasının din öğretimi açısından gündeme getirilmesi yeni ve önemli bir yaklaşımdır.
Bu projede çalışma ve uygulamada gerçekleştirilmesi düşünülen yöntemde ülkemizde yapılmakta olan benzeri diğer çalışmalardan yararlanılacaktır. Ayrıca Bakanlığımızla üniversiteler ve ilgili kurum ve kuruluşların her aşamada işbirliği içinde çalışması düşünülmektedir ki; bu yaklaşım en uygun bir çalışma yöntemi olarak işin başında seçilmiştir.
Evin Okula Yakınlaştırılması-Değişen Anne Baba Rolleri Projesi zamanla din öğretimi alanında olumlu ve kalıcı etkileri görülecek bir faaliyetin başlangıcıdır.
Kapanya Ayrıntıları için tıklayınız MEB; 10.07.2008 |