2008 OKS sonuçları için tıklayınız
OKS'nin bu yıl son kez gerçekleştirildiğini belirten Bakan Çelik, 8 Haziran 2008 tarihindeki sınava 905 bin 930 adayın katıldığını ve yapılan değerlendirme sonucunda 263 adayın 100 sorunun tamamını doğru yanıtladığının belirlendiğini bildirdi. Bu sonucun, İlköğretim Başarı Puanı katıldığında değiştiğini belirten Bakan Çelik, "Bildiğiniz gibi 5'lik not sisteminden 100'lük sisteme geçtik. Böylece milimetrik bir hesaplama yapma şansı ortaya çıktı çünkü 5'lik sistemde bazı haksızlıklara yol açılabiliyordu. 100'lük not sistemi üzerinden yapılan hesaplamaya göre ilköğretim başarı puanlarını ilave ettiğimiz zaman Türkiye çapında 500 tam puan alan öğrenci sayısı 97 olmuştur" dedi.
Bakan Çelik, birinci adayların "yurt sathına yayıldığını" belirterek, "Daha önce birinciler daha çok belli illerde toplanırdı. Şimdi Türkiye'nin 41 vilayetinde 100 sorunun 100'ünü de çözen çocuğumuz çıkmıştır" diye konuştu.
Birincilerin çıktığı illeri sıralayan Bakan Çelik, il bazında yapılan değerlendirmede Türkçe-Matematik (TM) ve Matematik-Fen (MF) puan türlerinde Burdur'un en başarılı il olduğunu bildirdi. Çelik, bu illeri Eskişehir ve Edirne'nin izlediğini kaydetti.
Sınavda 31 bin 221 öğrencinin puanlarının 0.5'in altında kaldığı için hesaplanmaya değer bulunmadığını ifade eden Bakan Çelik, "Bunun, sizin dilinizdeki adı 'sıfır çeken öğrenciler'. Ben geçen yıllarda da buna açıklık getirmeye çalıştım. Bunların dağılımına baktığımızda 3 bin 348 öğrenci 26 doğru yapmıştır ancak yanlışlar doğruları götürdüğü zaman gerçek puanı 0.5'in altında kalmıştır" dedi.
"Yanlışlar doğruları götürdüğü için bu öğrencilerin puanlarının hesaplanmaya değer bulunmadığını" kaydeden Bakan Çelik, "(Bu öğrenciler sıfır çekti) değerlendirmesi doğru bir değerlendirme olmayacaktır" diye konuştu.
Bakan Çelik, sınavın Türkiye çapında "yüzde 99 oranında olaysız geçtiğini, ancak bir ilçede organize bir kopya olayı yaşandığını" bildirdi. Konunun Bakanlığa intikal etmesinden sonra inceleme-soruşturma başlatıldığını anlatan Bakan Çelik, müfettişlerin verdiği ön rapora dayanılarak bu ilçedeki 36 öğrencinin puanlarının açıklanmayacağını, inceleme-soruşturma tamamlandıktan sonra açıklama yapılacağını belirtti. Bakan Çelik, "Burada ihmali, kusuru olan idareci ve öğretmenlerle ilgili, bu işin içinde olanlarla ilgili gerekli yasal işlem yapılacaktır" diye konuştu.
Bakan Çelik, adayların bugünden itibaren 18 Temmuza kadar tercih işlemlerini yapacaklarını kaydetti. Adayların 20 okul tercih edebileceklerini belirten Bakan Çelik, tercih değiştirme işlemi yapılamayacağı için adaylara dikkatli davranmaları uyarısında bulundu. Bakan Çelik, "Bundan sonraki hayatlarında tercih edecekleri mesleklere göre bu 20 tercihi yapmalarını tavsiye ediyoruz" diye konuştu.
Sonuçların açıklanmasından sonraki sürece ilişkin bilgi veren Bakan Çelik, tercihler yapıldıktan sonra 25 Temmuz 2008 tarihinde birinci yerleştirmenin sonuçlarının açıklanacağını, 28 Temmuz-4 Ağustos arasında kayıt işlemlerinin yapılacağını, boş kontenjanların 5 Ağustosta ilan edileceğini kaydetti.
İkinci yerleştirme başvurularının 6-10 Ağustos arasında alınacağını, 15 Ağustosta ikinci yerleştirmenin sonuçlarının açıklanacağını ifade eden Bakan Çelik, 16-22 Ağustos arasında da ikinci yerleştirmenin kayıt işlemlerinin gerçekleştirileceğini, 23 Ağustosta boş kontenjanların ilan edileceğini belirtti. Bakan Çelik, 24-25 Ağustosta "tercihte yükselme" başvurusu alınacağını ve 1 Eylülde bunların sonuçlarının açıklanacağını, 2-4 Eylül arasında kayıtlar yapılacağını ve böylece sürecin tamamlanacağını bildirdi.
Sınava ilişkin tüm detayların Bakanlığın internet sitesinden öğrenilebileceğini kaydeden Bakan Çelik, tercih yapılırken adayların özellikle yüzdelik dilimlere dikkat etmelerini önerdi.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "Çocuklarımızın yüzdelik dilimlere dikkat etmeleri çok önemlidir. Aldıkları puanlardan ziyade, 'geçen yıl şu kadar puanla giriliyordu, bu sene şu kadar puanla giriliyor' şeklindeki mukayeseden ziyade yüzdelik dilimi çok önemlidir, mukayesenin buna göre yapılması gerekiyor" dedi.
Bakan Çelik, sınavdan sonra "soruların kolay olduğu, çok birinci çıkacağı" yönünde yorumlar yapıldığını belirterek, şöyle konuştu: "Biz istesek 1 tane birinci çıkarabilirdik. Üniversite sınavlarında sorulur gibi soru sorardık ama doğru olan bu değil. Öğrenciyi kendi kitabına, okuluna, müfredatına yönlendirmek bizim görevimizdir. İlköğretim öğrencisine, ilköğretim öğrencisine sorulması gerektiği gibi soru sormak esastır. Başarının Türkiye sathına yayılmış olması, 41 vilayete yayılmış olması da özellikle eğitimimizin yapısı açısından sağlıklı bir durumdur. Şüphesiz ki daha başarılı iller var, daha başarısız olan iller var. İllerimizin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel gelişimleri de maalesef buraya aynı şekilde yansıyor. Bu da beklenen bir şeydir, yıllardan beri de bu böyledir."
Bakan Çelik, velilere de şöyle seslendi: "Herkesin başarısının farklı olması eşyanın tabiatı gereğidir. Burada yapılacak en büyük hata kendi çocuklarımızı başkalarının çocuklarıyla mukayese ederek onları yargılamaktır. Eğer çocuklarımız başarılıysa onları tebrik etmek, onları abartmadan ödüllendirmek şüphesiz bir anne-babanın yapması gereken en insani görevdir, pedagojik bir davranıştır. Ancak çocuğumuz başarısızsa onu cezalandırmaya yönelmek, onu herkesin içinde küçük düşürmek, utandırmak kesinlikle pedagojik bir davranış değildir. Biz onları şartlı sevme hakkına sahip değiliz, çocuklarımız şartsız sevmeliyiz. Eğer başarısızlıkları varsa, bunların üzerinde durmak ve o sebeple ilgilenmek anne-baba olarak bizim görevimizdir.
Kendi kızının da sınava girdiğini belirten Bakan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben açıkçası sonucunu henüz bilmiyorum, ancak kaç net yaptığını biliyorum. Benim kızım ortalarda bir yerde olacak ama ben bundan dolayı kızımı bir başkasıyla, 500 tam puan alanlarla mukayese etmeyi aklımın köşesinden bile geçirmedim. Çünkü her birey farklıdır. 'Konu komşu ne der' düşüncesi kesinlikle doğru bir anlayış değildir, pedagojik bir anlayış değildir. Çocukların ruh ve beden sağlığı, onların mutluluğu bizim için esastır."
Bakan Çelik, basın toplantısında sınavda birinci olan öğrencilerin isimleri de okudu.
Bakan Çelik, "Süreci değerlendirmeyi esas almayan, öğrenciyi daha çok dershaneye bağımlı hale getiren OKS'nin artık tarihe karıştığını" belirtti. Bundan sonra Seviye Belirleme Sınavları (SBS) yapılacağını anımsatan Bakan Çelik, bu sınavların tamamen yeni ilköğretim müfredatını esas alan ölçme-değerlendirme yöntemi olacağını, İlköğretim Başarı Puanının, davranış notuyla birlikte yüzde 30'luk bir oranda etki edeceğini söyledi. Bakan Çelik, "Öğrencilerimiz okullarına günü gününe devam ederlerse, iyi kitap okurlarsa, iyi muhakeme ederlerse, analitik güçleri artırılırsa Seviye Belirleme Sınavlarında çok daha başarılı olacaklardır" diye konuştu.
Öğrencilerin SBS'ye girdikten sonra ''Eğer sınav şekli, soru stili bu ise dışardan destek aramaya gerek olmadığını'' söylediklerini kaydeden Bakan Çelik, şunları söyledi: "Bu, 100 kilogramlık yükü bir kez çocuklarımızın sırtına yüklemek yerine, bunu üçe bölerek kaldırmalarını sağlamaya yönelik çok daha pedagojik bir anlayıştır. Her sistemin avantajları, dezavantajları vardır. En azından bugüne kadar bütün uzmanlardan aldığımız geri dönüşümler, seviye belirleme sisteminin daha hayırlı olacağı, eğitimimizin sağlıklı bir yapıya kavuşması için çok daha faydalı olacağı yönündedir. 'İkide bir sistem değişiyor' diye eleştirenler olabilir. OKS sınavları daha önce adı LGS de olsa 1970'li yıllardan beri uygulanıyor. Artık bugünkü müfredata, bugünkü müfredatın dayandığı mantığa uygun bir sınav şekli değildi."
Bakan Çelik, "kopya çekme olayı"nın nerede gerçekleştiğinin ve öğretmenlerin karışıp MEB; 11.07.2008 |