Cumhuriyetin temel niteliklerinin tartışmalara ve yeni tanımlara konu edilmesinden ve Yargı Erkine yönelik sistemli saldırıların ivme kazanmasından duyduğu kaygıyla toplanan Yargıtay Başkanlar Kurulunun 21 Mayıs 2008 gününde yaptığı ve esasen Danıştayca yapılan müteaddit açıklamalarda da yer alan konulara dikkat çeken bildiri üzerine Hükümet sözcüsü ve Devlet Bakanı tarafından yapılan açıklamanın yarattığı rahatsızlık nedeniyle Danıştay Başkanlar Kurulu, 22 Mayıs 2008 gününde toplanarak, aşağıdaki görüşlerini kamuoyu ile paylaşma gereğini duymuştur.
Öncelikle belirtmek isteriz ki, yargıyı doğrudan ilgilendiren konularda, yargı organlarının görüşlerini kamuoyu ile paylaşmalarının siyasi bir niteliği bulunmamaktadır.
Yargıyı ve yargılama sürecini ilgilendiren konulardaki Anayasal ve yasal değişiklik çalışmaları hakkında yüksek yargı organlarının açıklama yapmaları, Yasama Organının faaliyet alanına müdahale olarak görülmemeli; varlık nedenleri arasında, gücünü aldığı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 1 ila 3’üncü maddelerinde öngörülen ve 4’üncü maddesine göre değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan Cumhuriyetin temel ilkelerini de koruma görevi bulunan yargı organının işlevinin bir parçası olduğundan kuşku duyulmamalıdır.
Öte yandan; yargının demokratik meşruiyetinin tartışmaya açılmış olmasını kaygı ile izliyoruz. Anayasanın 6’ncı maddesine göre egemenlik yetkisi kayıtsız şartsız millete ait olup; Türk Milleti, egemenliğini Anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanmaktadır. Hiçbir kimse veya organ, Anayasadan kaynaklanmayan Devlet yetkisini kullanamaz. Anayasanın bu hükmüne bağlı olarak da yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılmaktadır. Görüldüğü üzere; Yasama ve Yürütme organları nasıl yetkilerini halk oylaması ile kabul edilen 1982 Anayasası’ndan alıyorlar ise; Yargı da, Türk Milleti adına kullandığı yetkisini aynı Anayasadan almaktadır.
Yetkisini Anayasadan alan organların meşruiyetlerinin tartışmaya açılması, bu organların kamuoyundaki güvenilirliklerini zedeleyeceği gibi; böyle bir yaklaşımın, Devleti zaafa uğratacağı gerçeği de gözlerden uzak tutulmamalıdır.
Ayrıca, 10 Mayıs 2008 tarihli Danıştayın kuruluş yıldönümü, Danıştay ve İdari Yargı Günü nedeniyle Danıştay Başkanı tarafından yapılan açış konuşmasında da ifade edildiği üzere, yargıya intikal eden konularda, uluslar arası çevrelerin de katılımıyla yargı organlarını yönlendirme ve etki altına alma girişimlerini doğru bulmuyor ve bu konudaki müdahalelere öncelikle Hükümetin karşı çıkması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu bağlamda, Yargıtay Başkanlar Kurulu kararında da sözü edilen Yargı Reformu Strateji Taslağının anayasal kurumlar olan Türk yargı organları yerine, Avrupa Birliği temsilcileri ile paylaşılmış olmasını, bağımsızlık ilkesi ile bağdaşır bulmuyoruz.
Bu ve bundan önceki açıklamalarımızın Yüce Türk Ulusuna yakışır, evrensel ölçülerde bağımsız bir yargıyı amaçladığını kamuoyunun takdirlerine sunuyoruz.
Danıştay; 25.05.2008 |