Yazar Nedim Gürsel'in kitabından uyarlanan film, Yunanistan'daki albaylar cuntası döneminde kaybolmuş İstanbul kökenli Yunan bir babanın kızı İrini ve ünlü Türk gazeteci Ali'nin aşkını anlatıyor. İrini, hem sevgilisini hem de babasının şehrini görmek için, ilk kez İstanbul'a gelir.
İrini ve Ali Paris'te, bir uluslararası gazeteciler toplantısında tanışmış, birbirlerine âşık olmuşlardır. Ali tehlikeli konuları kurcalamakla ünlü bir Türk gazetecidir. İstanbul kökenli Yunan bir babanın kızı olan İrini de Yunanistan'da gazetecilik yapmaktadır. Albaylar cuntası döneminde, altı yaşındayken, babasının sivil polisler tarafından tutuklanıp götürülüşüne tanık olmuştur. Daha sonra babasının ölüm haberi gelmiş, ama ölüsü bulunamamıştır.
İrini, hem sevgilisini hem de babasının şehrini görmek için, ilk kez İstanbul'a gelir. Birlikte geçirdikleri aşk ve tutku dolu birkaç günün ardından Ali ansızın kaybolur. Tehdit telefonları ve mektupları almakta olduğunu bildiği sevgilinin kaybı, İrini'yi, İstanbul labirentinde Kafka'vari bir arayışın içine sürükler.
Ali'yi arayan İrini şehrin şiddetiyle tanışırken, bir yandan da, kafasında babasının ve sevgilisinin imgeleri birbiriyle karışmaktadır. Çocukluğunda yaşadığı babasıyla ilgili travma geri gelmekte, İrini yavaş yavaş hayallerinin esiri olmakta, sanki gerçeklikle gerçek dışının iç içe geçtiği bir karadeliğin içine yuvarlanmaktadır.