Başbakan Erdoğan, forumun açılışında yaptığı konuşmada, 'forumun bölgede hayırlı neticelere vesile olmasını' diledi. Her türlü aşırılığın, hoşgörüsüzlüğün, fanatizmin ve baskıcı anlayışların, değişimin önündeki direnç noktaları olduğunu bilerek sevgiyi, uzlaşıyı, diyaloğu ve hoşgörüyü ön plana çıkarmak gerektiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, 'aksi halde, tahammülsüzlük ortamında ne gelişme olabilir ne de değişim ve reform' diye konuştu.
Bölgenin ve İslam dünyasının, hak ettiği barış ve refah ortamına bir an evvel kavuşması için ortaya koyduğu çabaları gönülden desteklediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da aktif rol üstlenmeye devam edeceğini bildirdi. Barış ortamı olmadan refahı sağlamanın zor olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, refah ve adaleti yaygınlaştırmadan barışı kalıcı kılmanın da zor olacağını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
'Hepimizin gönlünde yatan, bölgemizde barışın hakim olması ve insanlarımızın ekonomik refaha kavuşmalarıdır. Bölgemizin bugününün ve yarınının nasıl şekilleneceği hakkında en büyük sorumluluk, bizlere düşüyor. Çocuklarımız hala savaş, hastalık ve yoksulluk nedeniyle ölüyorsa vebali bizlerin boynundadır. Çocuklarımız hala yoksulluk, cehalet ve bunun neticesi olan çatışma kültürünün etkisi altında kalıyorsa, gelecekten beklenti ve ümitlerini yitiriyorsa, yapacak daha çok işimiz var demektir. Bu nedenle özellikle yaklaşık bir rakam olarak söyleyeyim, 1 trilyon doları savunma harcamaları olarak ayıran bir dünyada küresel barıştan bahsedemeyiz ve silahların olduğu yerde bir diplomasiden de bahsedemeyiz. Diplomasi masada olur, masa ortadan kalktığı anda diplomasi ortadan kalkmış demektir. 1 trilyon doların silahlara harcandığı bir dünyada biz küresel terörü ortadan kaldıramayız. Açlık, sefalet, yoksulluk... Bunların en önemli hedefi, teröre altyapı oluşturmaktır.'
Bunun altyapısını ortadan kaldırmakta başta siyasiler olmak üzere herkese önemli görevler düştüğüne işaret eden Erdoğan, en önemli savaşı el ele vererek cehalete karşı yapmak gerektiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, bunun için de gerek ekonomik gerek siyasi alanda en doğru kararları vermek zorunda olduklarını vurgulayarak, ekonomik gelişmelere değindi. Sağlıklı bir yapıya kavuşmak için matematiksel doğru veya yanlışın olmadığını, bunu çok farklı etkenlerle ele almak gerektiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, bir ülkede başlangıçta memnuniyet veren bir reformun sonradan memnuniyetsizlik yaratabileceğini, memnuniyetsizlik yaratan bir reformun da daha sonra memnuniyet oluşturabileceğini kaydetti. Nesillerin geleceği için çok doğru kararlar alınması gerektiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, ekonominin artık küreselleştiğini vurguladı.
İnsanlığın tarihte mezhepler ve dinler çatışmasını yaşadığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, maalesef günümüzde bunun yeni örneklerinin yaşanmaya başladığını kaydetti. Başbakan Erdoğan, Irak'ta ve Orta Doğu'da yaşananların görmezden gelinemeyeceğini işaret ederek, 'Eğer medeniyetler arası bir ittifak istiyorsak ki, biz bunu istiyoruz, değerlerimizde, medeniyetimizde hangi inançtan olursa olsun insanları, yaradılanı yaradandan ötürü sevmek anlayışı vardır' dedi. Tüm insanların yaratıcısının Allah olduğuna inandıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
'Ve yine tüm insanlığa bizim yaratıcımız, rahman sıfatıyla muamele ediyor. Bunu biliyoruz. Hepsine merhamet ediyor. Herhangi bir ayrıma tabi tutmaz. Çünkü onun adaletinde bu yok. Biz bunu biliyoruz. Peki biz insanlara ne oluyor ki, birbirimizi bu denli acımasızca yok edebiliyor, öldürebiliyoruz. Bombaların altında küçük çocukları yok edebiliyor, kadınları, yaşlıları, savunmasız insanları yok edebiliyoruz. Ne oldu, neyi paylaşamıyoruz?'
Başbakan Erdoğan, duygusallıktan öte insanlığın enerjisini barışa harcaması gerektiğini ifade ederek, yoksulluk ve cehaletle de savaşılması gerektiğini söyledi. Bir süre önce Etiyopya'ya, daha önce de Sudan'ın Darfur şehrine ziyaret gerçekleştirdiğini belirten Başbakan Erdoğan, burada tanık olduğu dramı katılımcılara aktardı. Başbakan Erdoğan, dünyanın buralara yardım etmesi gerektiğini belirterek, 'Tüm dünyayı el ele vererek dayanışmaya çağırıyorum. 21. asrın bir paylaşım çağı olacağına inanıyorum' dedi. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
'Her türlü aşırılığın, hoşgörüsüzlüğün, fanatizmin ve baskıcı anlayışların, değişimin önündeki direnç noktaları olduğunu bilerek, sevgiyi, uzlaşıyı, diyaloğu ve hoşgörüyü hep birlikte ön plana çıkarmalıyız. Aksi halde tahammülsüzlük ortamında ne gelişme olabilir ne de değişim ve reform. Bu hususların, hepimizin paylaştığı ortak değerler olduğu açıktır. Bu değerler benimsendiği ve fiilen uygulandığı ölçüde bizleri bir araya getiren ortak zeminin daha güçleneceğine inanıyorum.' AkParti; 25.02.2007 |