Namus Cinayetleri Projesi, Namus cinayetleri konusunu toplumumuzdaki namus anlayışı ve bu konudaki değerler çerçevesinde daha geniş bir çerçeveye oturtabilmek ve ileriye yönelik eylem planlarında temel oluşturabilecek bilgileri derleyip, bunları ilgili kuruluşlarla paylaşmak amacıyla Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) desteğiyle Nüfusbilim Derneği tarafından gerçekleştirildi.
Projede namus ve namus cinayetleri konusundaki bilgilerin değerlendirilmesinin yanı sıra konu ile ilgili çalışanların görüşleri alınmış ve İstanbul, Adana, Şanlıurfa ve Batman'da hem sivil toplum kuruluşları ile hem de sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle dört kentin farklı mahallelerinde konuyla ilgili meslek sahipleri ve mahalle sakini kadın ve erkeklerle derinlemesine görüşmeler yapılmıştır.
Proje Dökümanını okumak için tıklayınız
Bu çalışma için Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Daimi Temsilcisi Joseb Simonsen tarafında yazılan önsöz şu şekildedir:
191 Ülkenin liderleri, yeni binyılın başında, 2000 yılında Eylül ayında, Birleşmiş Milletler'e ve bu örgütün temel değer ve ilkelerine olan bağlılıklarını yinelemek için New York'taki Birleşmiş Milletler merkezinde bir araya geldi. Liderler, yayımladıkları Binyıl Bildirgesi'nde, insan onuru, eşitlik ve özgürlük gibi evrensel değerleri ayakta tutmak konusunda ortak sorumluluk taşıdıklarını kabul ettiler. Dünya liderleri, "özgürlüğü", kadın ve erkeklerin kendi hayatlarını yaşama, çocuklarını onur bir şekilde; açlık, şiddet, baskı ve adaletsizlik konusunda uzak biçimde yetiştirme hakkına sahip olabilmesine duyulan inanç olarak tanımladılar. "Eşitlik" de, kadın ve erkekler için eşit haklar ve fırsatların sağlanması gerektiğinin kabul edilmesi olarak tanımladı.
Aynı ilkeler, Avrupa Birliği'ne giriş sürecinin yanı sıra, temel haklara saygı gösterilmesi ve bunların korunmasını öngören Avrupa Birliği siyasi kriterleriyle de aynı paralelde olan , Türkiye'nin kararlı reform ve kalkınma programının da temelini oluşturuyor. Bu alanda önemli ilerlemelere rağmen Türkiye, kadınların sosyal, ekonomik ve siyasi yaşam katılımlarıyla ilgili olarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda hala ciddi sorunlarla karşı karşıya…
2005 Toplumsal Cinsiyet Güçlendirme Ölçümü'ne göre Türkiye, cinsiyet eşitliği ve katılımı konusunda 80 ülke içinde 76'ıncı sırada yer alıyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Türkiye'de kadınların siyasi yaşama katılımın arttırmak, sosyal/ekonomik alanlarda fırsat ve seçeneklerini çoğaltmak amacıyla hükümet, sivil toplum ve BM ailesiyle birlikte çalışıyor.
Bununla beraber, Türkiye'de kadınların eşitliği ve özgürlüğüne hiçe saymaya devam eden en dikkat çekici sorunlardan biri, süregelen namus cinayetleri… "Türkiye'de Namus Cinayetlerinin Dinamikleri: Eylem Planı için öneriler" raporu ile UNDP ve UNFPA; farklı yaşta, eğitim düzeyinde ve sosyal yapıda kadın ve erkekler, kamu personeli, dini liderler, Sivil Toplum Kuruluşları ve medya gibi toplumun çeşitli kesimlerinin bakış açısını ortaya koyarak, Türkiye'de namus cinayetleri konusundaki tartışmalara katkıda bulunmayı amaçlıyor. En önemlisi, rapor, kamu personelinin aktif olarak vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini sağlama ve demokratik bir toplumda namus kavramına dayanan cinayetlerin kabul edilebilir olduğu düşüncesini ortadan kaldırma görevini üstlendiğini gösteren örnekler veriyor. Bununla beraber rapor, kamu personelinin namus cinayeti düşüncesine destek verdiği, namus cinayetlerinin ve böylece kadın haklarının aşırı derecede ihlal edilmesinin kabul edilebilir olduğu bir ortam yaratılmasına katkı sağladığı örneklerin de altını çiziyor.
Bu örnekler, Türkiye'de demokratik kurumların, hukukun üstünlüğü, özgürlük ve eşitlik gibi evrensel değerleri ayakta tutma yoluyla, kadın haklarının korunması konusunda üstlenebileceği ve üstlenmesi gereken hayati rolü gösteriyor. Ayrıca hiç kuşkusuz, namus cinayetlerini kabul edilebilir gören zihniyetin ortadan kaldırılması; kamu görevlileri, öğretmenler, polisler, avukatlar, hakimler, yasa koruyucuları, medya, dini liderler, gençlik örgütleri, topluluklar ve ailelerin kendileri de dahil olmak üzere Türk toplumunun bütün kesimlerinin ortak sorumluluğu… Bu nedenle rapor, devlet çalışmalarının, sivil toplum örgütlerinin, topluluk liderlerinin ve gençlerin, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda eğitilmesi ve "namus" meselelerinin şiddet yerine tartışmalar ve arabuluculuk yoluyla çözülmesini sağlayacak mekanizmaların yaratılması için spesifiköneriler getiriyor. Türkiye, namus cinayetlerini konusunu kabullenmez ve bu konuyu ele almazsa, kendi kararlı reform ve gelişme programını uygulama konusunda zorluklarla karşılaşmaya devam edecektir. UNDP ve UNFPA, bu raporun bulgu ve dinamikleriyle, raporun sonundaki tavsiyelerin ciddiyetle ele alınması konusunda ısrarlı ve bu tavsiyelerin, namus cinayetlerinin kabul edilmesi ve işlenmesini önleyerek, Türkiye'nin reform programına çok büyük katkı sağlayacağı kanısında.
Joseb Simonsen Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Daimi Temsilcisi
| Birleşmiş Milletler Türkiye; 10.02.2007 |